Astım Hastaları Nasıl Beslenmelidir?
Son yıllarda astım hastalığının görülme sıklığı tüm dünyada hızla artmaktadır. Bunun nedeni büyük ölçüde çevresel etkenler ve yaşam tarzımızdaki değişimdir. Özellikle beslenme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler çocuklar ve gençler arasında astım hastalığının artışına ciddi oranda katkıda bulunmaktadır. Fast-food tarzı yiyeceklerin temel besin haline gelmesi, taze meyve ve sebze tüketiminin azalması, besinlerimizdeki A vitamininin ön maddesi olan beta-karoten, E ve C vitaminleri gibi vücudumuzu zehirli etkilerden koruyan antioksidanların diyetle alımının azalması, D vitamini eksikliği, astım hastalığının görülme sıklığındaki artışta etkili olmuştur. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar; annelerin hamilelik dönemlerindeki beslenme alışkanlıkları ve doğum sonrası çocukların yanlış beslenme biçimleri ile çocukluk çağında gözlenen astım hastalığı arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur.
• Hazır gıdalara renk ve tat vermek amacıyla ya da koruyucu olarak eklenen katkı maddelerinin de astım hastalığını tetiklediği bildirilmiştir. Günümüzde çok çeşitli katkı maddelerinden astımla ilişkisi en iyi bilinenler sülfitler ve monosodyum glutamattır. Bu katkı maddelerinin sıkça kullanıldığı; şarap, salça, hardal, hazır turşu, kurutulmuş meyve, kurutulmuş patates, bazı meyve suları, mısır şurubu, karides gibi yiyeceklerden astım hastalarının olabildiğince uzak durması gerekir.
Vücut içinde oksijenle bazı maddelerin etkileşimi sonucu zehirli etki gösteren serbest oksijen radikalleri oluşur. Antioksidanlar diye adlandırılan vücudun ürettiği ya da gıdalarla alınan kimyasal maddeler ise bu zehirli maddelerin zarar vermesini engeller. Gıdalarla alınan en önemli antioksidanlar; A vitamininin ön maddesi olan beta-karoten, E ve C vitaminleridir. Bunların alımının astım ataklarını azaltacağı bildirilmektedir. C vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi de vardır. C vitamini narenciye (portakal, limon, kivi vb.), çilek, karnabahar ve brokolide bulunur. C vitamini ısıya ve beklemeye hassas bir vitamin olduğundan portakal suyu gibi taze meyve suları ilk sıkıldığı anda tüketilmelidir.
• A vitaminin ön maddesi olan beta-karoten en fazla havuç, ıspanak, marul, domates, patates, brokoli, kavun, portakal ve balkabağında bulunur. Beta-karotenin egzersizle tetiklenen astım ataklarının önlenmesinde ve astım krizlerinin hafiflemesinde yararlı olabileceği bildirilmiştir.
• Yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar; fındık, ceviz gibi sert kabuklu meyveler, tahıl taneleri ve kuru baklagillerde bolca bulunan E vitaminin astım ataklarını hafiflettiği saptanmış, E vitamini eksikliğinin çocuklarda alerji gelişiminin artışına, astım ve alerjik nezleye yol açtığı bildirilmiştir.
• D vitamininin hava yolu ödemini azaltarak, bağışıklık sistemini güçlendirerek astım hastalarında yararlı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, gebeliğinde daha yüksek D vitamini alan annelerin çocuklarında daha az astım saptanmıştır. Bu nedenle astım hastalarının ve gebelerin D vitamininden zengin olan balık, balık yağı, süt ve süt ürünleri, yumurta sarısı, yulaf ezmesi gibi besinleri tüketmesi ve günlük 20 dakika kadar güneş ışığına çıkmaları önerilmektedir.
• Vücut içinde oksijenle bazı maddelerin etkileşimi sonucu zehirli etki gösteren serbest oksijen radikalleri oluşur. Antioksidanlar diye adlandırılan vücudun ürettiği ya da gıdalarla alınan kimyasal maddeler ise bu zehirli maddelerin zarar vermesini engeller. Gıdalarla alınan en önemli antioksidanlar; A vitamininin ön maddesi olan beta-karoten, E ve C vitaminleridir. Bunların alımının astım ataklarını azaltacağı bildirilmektedir. C vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi de vardır. C vitamini narenciye (portakal, limon, kivi vb.), çilek, karnabahar ve brokolide bulunur. C vitamini ısıya ve beklemeye hassas bir vitamin olduğundan portakal suyu gibi taze meyve suları ilk sıkıldığı anda tüketilmelidir.
A vitaminin ön maddesi olan beta-karoten en fazla havuç, ıspanak, marul, domates, patates, brokoli, kavun, portakal ve balkabağında bulunur. Beta-karotenin egzersizle tetiklenen astım ataklarının önlenmesinde ve astım krizlerinin hafiflemesinde yararlı olabileceği bildirilmiştir.
• Yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen yağlar; fındık, ceviz gibi sert kabuklu meyveler, tahıl taneleri ve kuru baklagillerde bolca bulunan E vitaminin astım ataklarını hafiflettiği saptanmış, E vitamini eksikliğinin çocuklarda alerji gelişiminin artışına, astım ve alerjik nezleye yol açtığı bildirilmiştir.
• D vitamininin hava yolu ödemini azaltarak, bağışıklık sistemini güçlendirerek astım hastalarında yararlı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, gebeliğinde daha yüksek D vitamini alan annelerin çocuklarında daha az astım saptanmıştır. Bu nedenle astım hastalarının ve gebelerin D vitamininden zengin olan balık, balık yağı, süt ve süt ürünleri, yumurta sarısı, yulaf ezmesi gibi besinleri tüketmesi ve günlük 20 dakika kadar güneş ışığına çıkmaları önerilmektedir.
Omega-3 yağ asitleri, vücudumuzda üretilmeyen ancak vücudumuza gerekli olan temel yağ asitleridir. Bu nedenle besinlerle alınmaları gerekir. Astımla ilişkili hücresel olayların baskılayarak hava yolu ödemini geriletir ve dolayısıyla bronş genişletici etki gösterir. Omega 3 yağ asitleri balık, balık yağı, ceviz, ceviz yağı, fındık, keten tohumu, semizotu ve kanolo yağında bulunur. Omega 3 yağ asitlerinin kilo aldırıcı etkisi yoktur, aksine yağ depolanmasını önleyerek ve insülin direncini azaltarak zayıflamaya katkı sağlar. Astım hastalarının haftada iki kez balık yemesi önerilmektedir. Omega 3 yağ asidinden zengin yağlı balık veya balık yağı tüketmenin, zeytinyağı ağırlıklı Akdeniz diyeti uygulamanın çocuk ve erişkinlerde astım riskini azalttığı gösterilmiştir.
• Kefir, probiyotik yoğurt gibi yararlı mikroorganizmaları içeren probiyotikleri düzenli ve yeterli miktarda almanın astım ve alerjik hastalıklar açısından koruyucu olduğu da öne sürülmüştür.
• Anne sütü ile beslenme, astım hastalığı ve diğer birçok hastalıktan korunmada çok önemlidir. 0-6 aylık bebeklerin tek besini anne sütü olmalıdır. Bu bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesi açısından önemlidir. Anne sütündeki çeşitli bağışıklık sistemi hücreleri, vitaminler, büyüme faktörleri bebeği korur. Anne sütü alerji ve astım açısından da koruyucu etkiye sahiptir. 2 aydan kısa süre anne sütü alan bebeklerde astım riskinin arttığı, buna karşın 4 ay anne sütüyle beslenenlerin astım riskinin azaldığı belirtilmiştir. Annenin gebelik döneminde beslenme biçimi de bebekte alerjik astım ve benzeri hastalıkların gelişiminde rol oynayabilir.
• Fazla tuz tüketiminin astım hastalarında kötüleşmeye yol açtığı solunum fonksiyon testlerinde bozulma görüldüğü belirtilmiştir. Tuz içeriği yüksek olan konserve gıdalar, turşu, salamura besinler, zeytin, soda-maden suyu gibi yiyecek ve içeceklerin tüketiminde dikkatli olunmalıdır. Bu nedenle astımlı hastaların günlük tuz tüketimini 5 gramın altında tutmaları önerilmektedir.
• Diyetle alınan magnezyum miktarındaki yetersizlik astım gelişme riskini arttırır. Muz, kakao, ıspanak, fındık, peynir magnezyumdan zengin gıdalardır. İdrar söktürücü ilaç kullanımı, aşırı terleme, gebelik, emzirme, stres durumlarında magnezyum ihtiyacı artar
• Potasyum bakımından fakir beslenmeye akciğer fonksiyonlarında azalma eşlik etmektedir. Astım tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da, potasyumu azaltabileceğinden yeterli potasyum alımı da önerilmektedir.
• Selenyumdan zengin diyetin astımdan koruyucu olduğu bildirilmiştir. Selenyum tahıllar, et, deniz ürünleri tavuk, soğan, sarımsak, kırmızı biber ve bazı diğer sebzelerde bulunur. Yapılan çalışmalarda, astım hastalarında kan selenyum düzeylerinde düşüklük saptanmıştır. Hamilelikte selenyumdan fakir beslenme bebekte de selenyum eksikliğine yol açtığı bu çocuklarda ileride daha fazla astım geliştiği görülmüştür.
• Çinkonun da antioksidan etkisinin yanı sıra bağışıklık sistemini düzenleyici etkisi vardır. Bu nedenle selenyumun, magnezyum gibi çinkonun da astımlı hastalarda yararlı olduğu gösterilmiştir. Et, deniz ürünleri, süt ürünleri, tahıllar ve fındıkta bulunur.
• Astım hastalarına günlük 2-2,5 litre kadar su içmeleri önerilmektedir. Yetersiz sıvı alınması durumunda, astım yakınmaları şiddetlenebilir.
• Çeşitli çalışmalar obeziteye neden olan fast-food tarzı hazır yiyeceklerle beslenmenin astım riskini arttırdığını ortaya koymuştur. Bu nedenle çocukluktan başlayarak kişinin yaşına ve vücut ağırlığına uygun enerji alması, dengeli beslenmesi, egzersiz yapmayı, bol su içmeyi yaşam şekli haline getirmesi önem taşımaktadır. Sonuç olarak astımlı hastalarda dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenme çok önemlidir ve sağlıklı beslenme astımdan koruyucu etkiye de sahiptir.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Uz. Dr. Sevin KARALAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder